2023 yılında, yapay zeka (artificial intelligence - AI) terimini sıklıkla duyduk. Bir zamanlar yalnızca devasa şirketlerin ve veri analistlerinin kullandığı bu teknoloji, neredeyse tüm işletmelerin, hatta bireylerin kullanımına açıldı. Artık hemen herkesin yapay zekaya erişimi var ve yine hemen herkes, chatbots (sohbet robotları), sesli asistanlar, doğal dil işleme, siber güvenlik ve makine öğrenimi gibi özelliklerinden yararlanıyor.
İşletmeniz ister küçük ister büyük ölçekli olsun, temel amacınız mevcut kaynaklardan en iyi ölçüde yararlanmak olmalıdır ve yapay zeka da bu kaynaklar arasındadır. Bu teknolojiyi yalnızca herhangi bir “business software” olarak düşünmeyin: Yapay zekâ, iş akışınızı dahi kolayca yönetebilir ve hızla büyümenize yardımcı olabilir. Üstelik bu tahmin ettiğinizden daha kolay olacaktır. Bitrix24 araçları ile, yapay zekanın avantajlarından zahmetsizce yararlanmaya başlayabilirsiniz.
Yeni bir teknoloji olan yapay zekayı kullanmaya karar verirseniz, gelecekteki teknoloji trendleri hakkında da bilgi sahibi olmanız en doğrusu olacaktır. Bu sayede, yapay zekayı daha bilinçli olarak kullanabilir, geleceğinde neler olduğuna dair önceden fikir edinip buna göre planlama yapabilirsiniz. Burada, tam olarak bunu yapacak ve 2024 ve sonrasında takip etmeniz gereken en önemli yapay zekâ trendlerinden bahsedeceğiz.
Yaratıcı yapay zeka nedir diye soracak olursanız, insan müdahalesine gerek olmadan kendi kendine yeni fikirler oluşturabilen yapay zeka türü olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin yapay zekaya metin, görseller, müzik veya grafik tasarımı verirseniz, bunları kullanarak yeni bir konsept oluşturabilir.
Bu konsept, yapay sinir ağları kullanarak bilgisayar tarafından yaratılan yepyeni besteler, uzun metinler, sanatsal tablolar veya şirket logoları dahi olabilir. Yalnızca girdileri analiz ederek karar verme sürecini yöneten yapay zekaya kıyasla, bu tür yapay zekâ sistemleri çok daha orijinal fikirler üretebilir.
Yaratıcı yapay zekâ (generative artificial intelligence) sistemlerinin yalnızca 2023’te 15 milyardan fazla görüntü oluşturmak için kullanıldığı tahmin ediliyor. Yapay zekâ uygulamaları, çevrimiçi içerik üretmek için de kullanılıyor. Bazı araştırmacılar, 2026 yılına kadar internetteki yazılı içeriğin yüzde 90'ının yapay zeka tarafından üretileceğini düşünüyor. Aynı nedenle yazarlar, çevirmenler, illüstratörler ve tasarımcılar iş kaybı konusunda endişe duyuyor.
Yapay zekâ yaratıcı oldukça bazı riskler de ortaya çıkıyor
Yaratıcı yapay zekâ uygulamaları, 2024 yılında yeni trendler arasında ilk sırada gelecek ve kullanımları giderek artacak. Bu, makine öğrenimi sayesinde giderek daha iyi hâle geleceklerini de gösteriyor. Bununla birlikte, bazı riskler de söz konusu. Örneğin dezenformasyon riski daha da artacak ve belirli içerikleri “güvenilir” olarak tanımlamak için birçok yeni yöntem geliştirmek gerekecek.
Buna ek olarak, yaratıcı yapay zekâ henüz ekonomik anlamda şirketlere çok faydalı olmuş değil. Yakın zamanda küçük ve orta ölçekli işletmeler arasında yürütülen iki araştırma, her türden işletmenin, yaratıcı yapay zekanın dönüşüm yaratma potansiyeline sahip olduğuna inandığını gösterdi. Fakat bu teknolojiyi amaçlandığı gibi kullanmakta zorlanıyorlardı.
İlk ankete katılanların %80'i, yaratıcı yapay zekanın işletmelerini dönüştüreceğine inandığını belirtti fakat bu işletmelerin yalnızca %6'sı bu amaçla bir uygulama kullanıyordu. Yani, henüz yaygın olarak kullanımının söz konusu olduğunu söyleyemeyiz.
Yapay zekanın adaptasyonu uzun sürebilir
Bu, yaratıcı yapay zekanın trend olacağı ve gelişmeye devam edeceği gerçeğini değiştirmiyor, yalnızca işletmeler tarafından kullanılmaya başlanmasının tahmin edilenden daha uzun sürebileceği anlamına geliyor. Zira bu teknolojiyi destekleyen bir uygulama kullanmaya başlamak, neredeyse tüm iş süreçlerinin yeniden tasarlanmasını gerektiriyor.
Dahası, yeni yapay zekâ uygulamaları, mevcut teknoloji altyapısına entegre edilmek zorunda ve bu da oldukça zaman alacak bir süreç. Ayrıca, bir yandan da işletmelerin veri toplama süreçlerini yapay zekaya uygun hâle getirmesi gerekiyor ve bunun nasıl yapılacağı konusunda hemen hiçbirinin net bir fikri yok. Veri stratejilerini yapay zekanın anlayabileceği şekilde değiştirmenin, gelecekteki önemli iş kollarından biri olacağı çıkarımını da bu duruma bakarak yapabiliriz.
Yeni trendlerin hepsi de teknoloji alanında olmayacak. Yasalar da değişerek yapay zekanın getirdiği değişimlere uyumlu hâle gelecekler. Yapay sinir ağları kullanarak pek çok farklı uygulama seçenekleri ortaya çıkaran yapay zeka, doğal olarak toplumun da her yönünü etkiliyor. Bu da, mevcut yasaların değişmesini ve yeni yasaların ortaya çıkmasını gerektiriyor.
Örneğin Kanada hükümeti, bu yılın sonlarında Yapay Zekâ ve Veri Yasası (AIDA) düzenlemesini yürürlüğe koymaya hazırlanıyor. Bu, bir hükümetin yapay zekayı kapsamlı şekilde düzenlemeye yönelik ilk girişimi. Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nin de Kanada’yı takip etmesi bekleniyor. AB bir “Yapay Zekâ Yasası”, ABD ise bir “Algoritmik Sorumluluk Yasası” planlıyor.
Yapay zekâ konusunda birçok yasal değişiklik bizi bekliyor
Tüm bunların bir başlangıçtan öteye gidemediğini ve yasal altyapı konusunda katedilmesi gereken daha çok yol olduğunu belirmek gerekiyor. Yapay zekâ sayesinde, hukuk alanında da pek çok yeni “trend” ortaya çıkabilir. Yasa koyucular ve politikacılar, bir yapay zeka bilgisayar sistemini eğitmek için adil veri kullanımının nasıl olacağını belirlemek ve gizliliğin ne anlama geldiğini yeniden tanımlamak zorunda.
Örneğin yakın zamanda New York Times'ın açtığı bir davada, şirketlerin, yapay zekâ bilgi işlem sistemlerini eğitmek için telif hakkıyla korunan veri kümelerini kullanmasının yasa dışı olduğu iddia edildi. Bu ne kadar doğru? Peki ya bir yapay zeka tarafından oluşturulan sanat eserinin telif hakkı kime ait olacak? Pratik bir örnek daha verelim: Mevcut sigorta ve trafik yasaları, makine öğrenimi gibi teknolojiler sayesinde kendi kendine hareket edebilen otonom araçlar için ne kadar uygun?
Daha fazla örnek verebiliriz, ancak sorunun ne olduğunu anlamışsınızdır. Yapay zekâ bilgisayar sistemleri hakkındaki tüm bu soruların ve daha fazlasının çok hızlı bir şekilde cevaplanması ve gerekli yasal altyapıların oluşturulması gerekiyor. 2024’te, bu konuda pek çok gelişmeye tanıklık edeceğiz.
Bitrxi24 Entegre Yapay Zeka ile Gelişime Ayak Uydurun
Şimdi KaydolYapay zeka uygulamaları nedir diye soracak olursak siber güvenlik, makine öğrenmesi ve dil işleme gibi örnekler ilk akla gelenler olacaktır, fakat sizi şaşırtacak bir cevap da verebiliriz: kişiselleştirme. Yapılan araştırmalar, tüketicilerin neredeyse dörtte üçünün, işletmelerden temel beklentisinin daha fazla kişiselleştirme olduğunu gösteriyor. Hatta her 5 kişiden 3'ü, kişiselleştirilmiş deneyim sunamayan işletmelere sadık kalmayacağını söylüyor. Bu rakamlar, 2021–2022 arasında dahi yaklaşık %20 arttı ve artmaya da devam ediyor.
Basitçe izah etmek gerekirse, müşteri, işletmelerden büyüklükleri ne olursa olsun daha fazla kişiselleştirme bekliyor, yani bireysel deneyim elde etmeyi arzuluyor. Mevcut bilgisayar sistemleriyle bunu yapmak çok zor ve yalnızca küresel şirketler bunu başarabiliyor. Aynı nedenle, pek çok KOBİ, kişiselleştirilmiş kampanyalar ve içerikler sunma konusunda yetersiz kalıyor.
Yapay zeka, verileri işleyerek rekabet avantajı elde etmek için de kullanılabilir
En azından, şimdiye dek durum böyleydi. Yapay zeka, diğer özelliklerinin yanı sıra, KOBİ’lerin de her müşteri için yüksek düzeyde kişiselleştirme yapabilmesini sağlıyor. Bu teknoloji sayesinde, mevcut verileri kullanarak müşteri segmentleri oluşturmak, gezinti geçmişine dayalı olarak kişisel reklamlar göstermek ve hatta her segment için farklı e-posta pazarlama metinleri yazmak çok daha kolay hâle geliyor ve daha iyi sonuçlar veriyor. Doğal dil işleme, derin öğrenme ve makine öğrenimi teknolojileri bir araya geldiğinde, insan müdahalesine gerek kalmadan her müşteri gerçek anlamda kişisel bir deneyim elde edebiliyor.
2024 ve sonrasında, büyüklüğü ne olursa olsun tüm işletmeler sadece sıkıcı bürokratik görevleri yerine getirmek için değil, müşteri kitlelerine kişisel bir deneyim sunmak için de yapay zeka teknolojilerini kullanacak ve bu giderek daha dikkat çekici bir trend hâline gelecek. KOBİ’lerin bu teknoloji ile elde edebilecekleri diğer avantajlar için, yapay zeka ne demek sorusunu da cevapladığımız diğer makalelerimize göz atabilirsiniz.
Mikro etkileşim, yapay zeka ile kullanım sıklığı artacak türden bir uygulama. Bir web sitesinde veya uygulama içerisinde kullanıcı deneyimini geliştirmek için kullanılan küçük ve basit, fakat etkili tasarım teknikleri anlamına geliyor. Tasarım dünyasında “mini deneyim” olarak biliniyorlar. Örneğin bir web sitesinin alışveriş sepetinde, müşteri “satın al” düğmesine tıkladığında ekranda konfeti parçalarının göründüğünü düşünün. Veya, müşteri fare imlecini üzerlerine getirdiğinde belirli öğelerin değiştiğini düşünün, mesela canlı sohbet seçeneği üzerine getirilen imleç bir mikrofon simgesine dönüşebilir.
Bunlar basit örnekler ancak mikro etkileşimlerin ne olduğunu anlamanız için yeterli olacaktır. Biraz yaratıcılıkla, kullanıcı kitlenize daha kişisel, daha çarpıcı ve çok daha ilgi çekici bir deneyim sunabilirsiniz. Buradaki amaç, müşterileri memnun etmeye ek olarak, onlarla olan etkileşim düzeyinizi artırmak. Bu, müşterilerin geri dönmelerine de olumlu etki yapacaktır.
Yapay zeka, yeni bir alt kültür oluşmasına dahi yardımcı olabilir
Normalde, mikro etkileşimlerin yaratıcı şekilde tasarlanmaları oldukça zordur ve dikkat çekici örneklerin sayısı oldukça azdır. Yapay zeka, onların oluşturulmasını daha kolay ve neredeyse tamamen otomatik hâle getirecek. Adobe Firefly gibi uygulamalar, şimdiden yapay zeka destekli mikro etkileşim özelliğini sunuyor ve sonuçların oldukça etkileyici olduğunu söyleyebiliriz.
Bu, tasarım sektöründe başlı başına bir trende dönüşecek, hatta bir alt kültür oluşturacak kadar önemli bir gelişme, zira tüketiciler olarak etkileşim düzeyi çok daha yüksek web siteleri ve uygulamalar elde edebileceğiz. İşletmeler de tüketicileri dönüşüme yönlendirme konusunda eskiye kıyasla daha iyi sonuçlar elde edebilecek.
İşletmenizin web sitesi erişilebilirlik konusunda sorunlar yaşıyorsa, onları düzeltmenin zamanı geldi. Daha erişilebilir web siteleri ve uygulamalar, 2024 yılında ve sonrasında karşımıza çıkacak trendler arasında yer alacak. Dünyada yaklaşık 1,3 milyar insan ileri derecede engelli sayılıyor. Yani tüm nüfusun yaklaşık %16’sı (her 6 kişiden 1'i), yeterli düzeyde erişilebilirlik olmadığı durumda çevrimiçi hizmetlere ulaşmakta zorluk yaşıyor.
Web siteniz, uygulamalarınız ve içerikleriniz için erişilebilirliğe öncelik verirseniz, engelli kişilerle de sorunsuzca etkileşime geçebilirsiniz. Yapay zekanın sahip olduğu özelliklerinden biri de bu işi daha kolay hâle getirmek. Hatta öğrenme sürecini büyük veri kümeleri ile tamamlayan yapay zeka sistemleri, erişebilirlik seçeneklerini tamamen otomatik olarak da oluşturabilir. Bunun için her zamankinden farklı bir şey yapmayacaktır. Web İçeriği Erişilebilirlik Yönergeleri (WCAG) zaten yapılması gerekenleri listeler. Yapay zeka, sadece bu yönergelere uygun bir içeriği daha hızlı, daha sorunsuz ve çok daha düşük masraflarla elde edebilmenizi sağlayacaktır.
Yapay zeka ile elde edilebilecek erişilebilirlik örnekleri nelerdir?
Erişilebilirlik elde etmek için yapay zeka kullanmaya bazı örnekler verecek olursak:
Resim açıklamaları: Yapay zeka tarafından web sitenizde kullandığınız görsellere otomatik olarak metin eklenebilir.
Altyazılar: Yapay zeka, hem web sitenizde hem de sosyal medya hesabınızda paylaştığınız videolara altyazı ekleyebilir.
Gerçek zamanlı sohbet: Derin öğrenme ve doğal dil işleme destekli sohbet robotları, engelli kişilerin içeriğe erişimlerinin daha kolay hâle getirilmesini sağlayabilir.
Yapay zeka, erişilebilirlik konusunda çok yüksek bir potansiyele sahip ancak hâlen doğru sonuçlar vermeyebileceğini, yani insan müdahalesine ihtiyaç duyacağını unutmayın. En azından bir süre daha, yapay zeka tarafından oluşturulan içeriğin (mesela resim dosyalarına eklenen açıklamaların) bir insan tarafından kontrol edilmesine devam etmek gerekecektir.
Yapay zeka, hem işe alım hem de iş eğitimi süreçlerinin daha adil ve eşit olması için kullanılabilir. AB ve ABD merkezli bazı çalışmalar, bunun 2024 ve sonrasında önemli bir trend hâline gelebileceğini gösteriyor. Örneğin ABD Eşit İstihdam Fırsatı Komisyonu, hazırladığı son Stratejik Uygulama Planında (SEP), ayrımcılığın üstesinden gelmek için yapay zeka bilgi işlem sistemlerinin kullanımına öncelik veriyor.
AB'deki yeni yapay zeka yasası ise firmaların makine öğrenimi ve benzeri teknolojiler kullanarak tamamladığı karar verme süreçlerinin (işe kimin alınacağına karar verme gibi) belirli adillik standartlarına uygun olmasını zorunlu tutuyor. Aksi takdirde oldukça büyük para cezalarının ödenmesi gerekiyor.
Adillik ve eşitlik konusunda büyük fark yaratılabilir
Pratik bir örnek verecek olursak, doğal dil işleme modelleri gibi teknolojiler sayesinde, farklı çalışan deneyim seviyelerine göre uyarlanmış kişisel eğitim programları oluşturulabilir. Yani, geçmişi ve kültürü ne olursa olsun, her çalışan başlangıçta aynı fırsatları yakalayabilir. Eğitim süreci, belirli gruplar yerine belirli bir kişi dikkate alınarak özelleştirilebilir.
Bu tür değişiklikler, işe alım sürecinin de değişmesine neden olacaktır. İstihdam sürecinin başından sonuna kadar dışlayıcı uygulamalardan kaçınmak mümkün olabilir. Hem işe alım hem de eğitim süreçleri, her türden çalışana eşit şans verecek şekilde sıfırdan tasarlanabilir ve yapay zeka bilgi işlem sistemleri, bunu insanlara göre çok daha tarafsız bir şekilde gerçekleştirebilir.
Yapay zeka hakkındaki en etkileyici şeylerden biri de gelişmeyi hiç durdurmaması. Diğer bir deyişle, değişim ve gelişim, bu teknolojinin sahip olduğu en önemli trend ve bu 2024’te de devam edecek. Bu konuda birçok örnek verebiliriz ancak kısa süre içerisinde kullanılmaya başlanması beklenen en önemli teknolojiler şunlar:
Yeni dil modelleri: Seçici durum boşluklarıyla doğrusal zaman dizisi kullanan modeller. Bu çok teknik bir açıklama ancak basitçe şöyle izah edebiliriz. Mevcut modeller, “transformatör” mimarisi kullanıyor ve kelimeleri bloklar hâlinde seçip kullanarak anlamlı bir cümle oluşturuyor. Bu yeni model ise bilişsel verileri kullanarak cümle kuruyor, yani insanların düşünme ve konuşma biçimine çok yaklaşıyor.
Nöro-sembolik yapay zeka: Yapay zekanın şu andaki en önemli eksikliği, sağduyudan yoksun olması. Organik sinir ağlarının öğrenme yeteneklerini taklit eden bu yeni yaklaşım, insan benzeri akıl yürütme yeteneği elde ederek, karmaşık problemlerin daha sofistike şekilde çözülmesini sağlıyor.
Kendi kendini düzelten modeller: Bu çalışma, insan müdahalesi olmadan değişikliklere uyum sağlayabilen ve kendi kendini düzeltebilen yapay zeka modelleri geliştirmeyi hedefliyor.
Bu yeni yapay zeka modelleri, bilgisayar sistemleri ile insan zekası arasındaki sınırın giderek daha da incelmesini sağlıyor. Bilinç kazanmış sağduyulu yapay zekayı, belki de şu anki neslin yaşam süresi içerisinde görebiliriz.
Artık yapay zeka trendleri nelerdir biliyorsunuz ve 2024'e yepyeni bir teknolojiyle başlamaya hazırsınız. Bitrix24 hizmetlerini kullanarak bunu zorlanmadan yapabileceğinizi unutmayın. Başta CRM olmak üzere sunduğumuz tüm araçlarda en yeni teknolojilerin en pratik biçimlerini kullanıyoruz.